BBC Türkçe
Bilim insanları uzak galaksilerin merkezindeki süper kütleli kara delikler birleşmeye başladığında yörüngelerinden gelen şok dalgalarını belirleme etti.
Bu, süper kütleli kara deliklerin üst üste gelip spiral şeklinde dönerken feza ve tarihi büktüklerine dair ilk direkt olarak delil olabilir.
Teoriye göre galaksiler bu yolla büyüyor. Gökbilimciler yakında bunun gerçekleşmesini izleyebilecekler.
Bu bozulmalar evrenin her yerinde her vakit yaşanmış olan bir durum.
Keşfi yapan gruplardan biri, Almanya’daki Max Planck Radyo Astronomi Enstitüsü’nden Profesör Michael Kramer liderliğindeki Avrupa Pulsar Zamanlama Dizisi Konsorsiyumu (EPTA).
Kramer’e göre, keşif gökbilimcilerin feza hakkındaki fikirlerini sonsuza dek değiştirebilir:
“Einstein’ın yerçekimi teorisinin yanlış olup olmadığını; evrenin büyük kısmını oluşturan gizemli şey olarak karanlık madde ve karanlık enerjinin gerçekte ne işe yaradığını anlamamızı sağlayabilir; ilaveten yeni fizik teorilerine yeni bir pencere açabilir.”
Daha ileri çalışmalarla, süper kütleli kara deliklerin bütün galaksilerin evriminde oynadığı rol ile ilgili yeni bilgiler elde edilebilir.
Manchester Üniversitesi’nden Dr. Rebecca Bowler, araştırmacıların bütün galaksilerin merkezinde devasa kara delikler olduğuna ve bunların milyarlarca sene içerisinde büyüdüğüne inandıklarını belirtiyor. Ancak şimdiye kadar bunların hepsi bir teoriydi.
“Süper kütleli kara deliklerin bulunduğunu biliyoruz, yalnızca oraya iyi mi geldiklerini bilmiyoruz. Daha ufak kara deliklerin birleşmesi bir olasılık, fakat bu hususta fazla gözlemsel keşif yok.
“Bu yeni gözlemlerle böyle bir birleşmeyi ilk kez görebiliriz. Bu da bizlere en büyük kütleli kara deliklerin iyi mi oluştuğunu direkt olarak gösterecektir.”
Gözlemler pulsar (atarca) ismi verilen ölü yıldızlardan gelen sinyaller incelenerek yapıldı. Bunlar dönüp derli toplu aralıklarla radyo sinyali gönderir.
Ancak İngiltere’deki Birmingham Üniversitesi’nden ve Manchester civarlarındaki Lovell Teleskobu’ndan gökbilimcilerin de aralarında bulunmuş olduğu araştırmacılar, bu sinyallerin Dünya’ya olması gerekenden birazcık daha süratli ya da yavaş ulaştığını belirleme ettiler.
Zaman bükülmesinin de evrendeki süper kütleli kara deliklerin birleşmesiyle oluşan yerçekimsel dalgalarla tutarlı bulunduğunu belirtiyorlar.
Fransa’daki Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezi (CNRS) Astropartikül ve Kozmoloji Laboratuvarından Dr. Stanislav Babak, yerçekimi dalgalarının “Evrenin en iyi korunan sırlarından bazıları” ile ilgili malumat içerdiğini belirtiyor.
Yeni bulunan yerçekimsel dalgalar bugüne dek belirleme edilenlerden farklı. Daha önceki dalgalar çok daha küçük, star büyüklüğündeki kara deliklerin birbirlerine çarpmasından kaynaklanıyordu.
Son araştırmada tanımlanan türün ise yüz milyonlarca kat daha büyük kütleli kara deliklerden kaynaklandığı ve bunlar birbirlerine yaklaştıkça birbirlerinin içerisine girdikleri düşünülüyor.
Bunların yarattığı yerçekimsel tesir o denli güçlüdür ki vakit ve uzayın bükülmesine yol açar ve bu süreç süper kütleli kara delikler nihayet birleşene kadar milyarlarca sene devam edebilir.
Bilim insanlarının daha ilkin keşfettikleri yerçekimsel dalgalar kısa süreli sarsıntılar olarak düşünülürse, yenileri devamlı etrafımızda olan bir arkaplan uğultusuna benzetilebilir.
Bu hususta daha çok inceleme yapmak ve gözlemleri birleştirmek gerekiyor. Bir sonraki adım da, şayet kaynak bunlarsa, süper kütleli kara delik çiftlerini belirleme etmek olabilir.
Yerçekimi dalgalarının, şimdiye kadar yaratılmış ilk kara delikler ya da kozmik sicimler olarak adlandırılan ve her ikisi de evrenin geliştiği tohumlar olarak düşünülebilecek egzotik yapılar gibi diğer coşku verici fenomenlerden kaynaklanması da mümkün.
Yerçekimsel (kütleçekimsel) dalga nedir?
Yerçekimi günlük yaşamımızda durağan(durgun) bir kuvvet. Bir bardağı elinizden bıraktığınızda her seferinde yere düşer ve parçalanır. Ancak uzayda yerçekimi aynı kalmaz. Kara deliklerin çarpışması gibi ani ve yıkıcı bir vaka olduğunda değişebilir.
Bu vaka o denli sarsıcıdır ki feza ve dönemin kendisi bükülür ve tıpkı bir çakıl taşının göle düşmesi gibi kainat süresince dalgalanmalara yol açar.
Yerçekimi dalgaları mevzubahis olduğunda, evrendeki her şey göldeki su gibidir. Dalgalar geçerken her şey sıkışır, gerilir ve sonrasında birazcık daha ezilir ve düzleşir. Yine göldeki gibi, dalgalar hızla küçülür ve kaybolur.
Yıldız büyüklüğündeki kara deliklerin birleşmesinden meydana gelen yerçekimi dalgaları ilk kez 2015’te belirleme edildi. Çok titiz lazer sistemleri çarpışmadan önceki son anlarda oluşan dalgaları ölçtü.
Spiral şeklinde hareket eden süper kütleli kara deliklerden gelen dalgalar mevzubahis olduğunda pulsar yaklaşımı, nihai birleşmeden önceki milyarlarca yılda üretilen dalgaları belirleme etmiş oluyor.
Bu, göle devamlı taş atmaya benziyor. Ve birleşmeler bütün uzayda gerçekleştiği için sinyal bir kakofoni olarak ortaya çıkıyor.
Avrupa Pulsar Zamanlama Dizisi Konsorsiyumu (EPTA), neticeleri Hindistan’daki bir konsorsiyumla (InPTA) birleştirdi ve çalışmanın neticelerini Astronomy and Astrophysics dergisinde yayımladı.
Kuzey ABD (NANOGrav), Avustralya (PPTA) ve Çin’den (CPTA) üç ayrı rakip inceleme grubu da benzer değerlendirmeler yayınlayarak fizik ve astronomi camiasında büyük coşku yarattı.
Araştırma gruplarının hiçbiri, net delil için lüzumlu olan milyonda birden daha azca hata oranı standardına ulaşmış verilere haiz değil; fakat veriler bir araya getirildiğinde, muhtelif ekiplerin elde etmiş olduğu sonuçlar olabildiğince ikna edici.
Bir yanıt bırakın