Sonbahar ve kış mevsimlerini kurak geçiren Afyonkarahisar’da baraj ve göletlerin mühim bölümünde su seviyesi geçen yıla göre büyük ölçüde düştü.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafınca hazırlanan 2022 Aralık Dönemi Kuraklık Haritası’nda “çok şiddetli” ve “şiddetli” kurak aralığında bulunan Afyonkarahisar’da yağış azlığı kaygı yaratıyor.
TÜM BARAJLARDAKİ SU SEVİYESİNDE GERİLEME
Kentin en mühim su sağlayıcılarından Akdeğirmen Barajı’nda geçen sene Mart ayında yüzde 34 olan doluluk seviyesi yüzde 12’ye düştü.
Geçen sene Mart ayında yüzde 100 doluluk oranına haiz su kaynaklarından Çay Barajı’nda bu nispet yüzde 44’e, merkeze bağlı Işıklar beldesindeki Işıklar Barajı’nda yüzde 35’e, Sandıklı ilçesindeki Ekinhisar Göleti’nde yüzde 25’e, İhsaniye ilçesindeki Beyköy Göleti’nde yüzde 5’e geriledi.
Nuh Taşoluk Barajı’nda geçen sene yüzde 61 olan doluluk payı bu sene yüzde 41’e çekildi.
Sinanpaşa ilçesindeki Ahmetpaşa Göleti’nde ise su miktarı, dip su alma kotunun dibine geriledi.
“SU KRİZİNE GİDECEK POZİSYONA GELDİK”
Afyon Kocatepe Üniversitesi Doğa Koruma Biyoizlem Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Uğur Cengiz Erişmiş, DSİ verilerine göre Afyonkarahisar genelinde 2010 itibarıyla barajların yüzde 75-80 civarında dolu bulunduğunu hatırlattı.
“Var olan suyun yüzde 75 azaldığını görüyoruz. Su krizine gidecek pozisyona gelmiş oluyoruz. Bununla alakalı ciddi şekilde ilk önce kanalların ve artezyenlerin kaçak bölgeleri denetim edilmesi gerekiyor. Bu denetimi tabi her aile yapamayacağına göre, halk olarak bizim bilinçlenmemiz lazım. Neyi kaybettiğimizi kaybettikten sonrasında anlayacağız. Ondan kaynaklı bu çalışmalarla insanların bu yılını kurtarırız. 2024-2025’te bundan daha fena şeyler görebiliriz. Önlem almazsak suyu yalnızca yağmur olarak bekleriz. Bu süreç bu şekilde gittiği vakit mühim miktarda 2030 yılları bizi suyla alakalı tamamiyle krize sokmuş olacak.”
İklim değişikliğinin dünya gündeminde var olmaya devam edeceğini vurgulayan Erişmiş, şu şekilde devam etti:
“Çünkü iklim değişikliklerinde ana faktörlerden biri insan olgusu. İklimle ve kuraklıkla alakalı ana kara aynı derecede etkilenmiyor. Mesela Amazonlardaki nüfus ve yağış payı birbirinden değişik olduğundan, yani yağış payı fazla nüfus azca olmasından kaynaklı oldukça fazla etkilenmiyor fakat Asya’da bu vaziyet tam tersi.”
“YEREL OLARAK BİR ÇÖZÜM BULMAMIZ LAZIM”
Türkiye’de şahıs başı su tüketiminin senelik 1600 metreküp bulunduğunu dile getiren Erişmiş, şunları kaydetti:
“Bu geçen yıllarda 1300’lere kadar düştü. Bu düşüş, iklim stresi olan bir ülke bazında olduğumuzdan kaynaklı bizi iyice aşağılara doğru çekti. Bu sene de birazcık daha azaldı ve bizim su stresi dediğimiz, su krizi dediğimiz kriz moduna girmeye başladık. İklim değişikliği evrensel olduğu halde programlar mahalli bazda tesir yapıyor. Yerel bazda tesir yapıldığı vakit çözümünü mahalli bazda ele almamız gerekiyor. Afyonkarahisar’da ölçüt olarak bakarsak kent, güneş enerjisi kullanılmasıyla önde gelen illerden biri zira sene süresince fazla güneş alan bir il. Bu bizlere bu şekilde bir üstünlük getirirken buharlaşmada bir dezavantaj geliyor. Bizim kesinlikle mahalli olarak bir çözüm bulmamız lazım. Yerel bazda artık her il kendi ölçüsü içinde önlemlerini almak halinde kalacak.”
Erişmiş, su kaynaklarının korunması ve su tasarrufu konusu ile alakalı toplumun bilinçlendirilmesinin mühim bulunduğunu laflarına ekledi.
Bir yanıt bırakın